Türkün Yüce Tarihi | Genel Kültür - Tarih Sitesi
makariosun 19 temmuz tarihli konusmasi nedir
Makarios'un 19 Temmuz tarihli konuşması nedir?
Makarios, darbecilerin elinden kurtulduktan sonra durumu görütmek üzere toplanan BM Güvenlik Konseyi'nde konutmak üzere ABD'ye gider. 19 Temmuz 1974'de toplanan Güvenlik Konseyi'nde konuşan Makarios, EOKA B'yi terörist bir örgüt olarak niteleyerek, bu örgütü Yunanistan'ın yönettiğini açıklıyor ve garantör bir ülke olan Yunanistan'ın Kıbrıs'ta darbe yaptırarak adayı işgale yeltendiğini vurguluyordu.
Makarios konuşmasında şöyle diyordu:
"... Darbe, Yunanistan'daki askeri rejim tarafından planlanmış ve RMMO yönetimindeki Yunanlı subaylar tarafından gerçekleştirilmiştir".
"... Yunan askeri rejimi Kıbrıs'ın bağımsızlığını acımasızca katletmiştir. Kıbrıs halkının demokratik haklarını ve bağımsızlığı ile egemenliğini çiğneyerek, kendi diktatörlük sistemini Kıbrıs'a yaymıştır..."
"... Kesinlikle biliyorum ki, yasadışı EOKA-B'nin kökleri Yunanistan'dadır ve en büyük destekçisi de, kaynağı da Yunanistan'dır..."
"... RMMO kamplarında bu yasadışı örgütün propagandasını yapan Yunanlı Subaylar, devletin bir organı olan RMMO'yu yıkıcılığın bir aracı haline getirmişlerdir..."
"... Birkaç gün önce Kıbrıs polisinin eline geçen belgeler, EOKA-B'nin Yunan cuntasının bir uzantısı olduğunu kanıtlamıştır. Eylemleri için gerekli para ve ayrıntılı direktifler doğrudan doğruya Atina'dan gelmekteydi..."
"... General Gizikis'ten RMMO'daki Yunanlı subayları geri çekmesini istedim ve RMMO'nun sayısını azaltarak, bu orduyu devletin bir kuruluşu yapma niyetimi ona bildirdim. İzlenimim, Atina rejiminin, ordunun mevcudunun azaltılması ve Yunanlı subayların geri çekilmesi lehine olmadığıydı. Nitekim Yunan elçisi, Atina'dan aldığı talimat doğrultusunda bana bunu bildirdi ve böyle bir durumun Kıbrıs'ın Türkiye karşısındaki savunmasını zayıflatacağını söyledi... Mantıki gibi görünen bu gerekçenin arkasında başka hesaplar ve menfaatler gizli olduğunu biliyordum. Kendilerine Türkiye'den gelecek tehdidin kendilerinin yarattığı tehdidin yanında hiç olduğunu bildirdim ve kısa süre sonra bu konularında haklı olduğum kanıtlandı..."
"... Şu anda Yunan askeri rejimi tarafından yaratılan durumun ayrıntılarını bilmiyorum fakat, korkarım ki mal ve can kaybı çok ağırdır..."
"... Darbe, dışarıda yapılan çok açık bir işgal olayıdır ve aşikar bir şekilde Kıbrıs'ın bağımsızlığı ile egemenliğini çiğnemiştir. Bu darbe RMMO'daki Yunanlı subayların ve personelinin işidir. İttifak Anlaşması çerçevesinde Kıbrıs'ta bulunan 950 kişilik Yunan kontenjanının da Kıbrıs'a karşı girişilen bu saldırıda belirleyici bir rol oynadığının özellikle altını çizmek isterim... Operasyonları yöneten Yunanlı subayların EOKA-B terör örgütü üyeleri tarafından da desteklendiği ve bunların RMMO silahları ile teçhiz edildikleri bir gerçektir..."
"... Eğer çarpışmalarda Yunanlı subaylar yer almasaydı, cesetleri Yunanistan'a götürülüp gömülenler kimlerdi?... Eğer Yunanlı subaylar darbeyi yönetmeseydi, Yunanistan'dan gece karanlığında gelen uçakların sivil elbiseler içinde getirdikleri personel ve geri götürdükleri ölü ve yaralı kişiler nasıl izah edilecektir? Darbenin Yunan Cuntası tarafından organize edildiğine ve RMMO'daki Yunanlı subaylarla adadaki Yunan Kontenjanı tarafından gerçekleştirildiğine dair en ufak bir şüphe yoktur ve bu gerçek zaten dünya basınında da açıklıkla vurgulanmıştır. Darbe, çok kanlı olmuş ve çok büyük miktarda insan hayatına mal olmuştur..."
"... Darbe, Cumhuriyetin bağımsızlık ve egemenliğini ayaklar altına alan bir işgal olayıdır. Ve, bu işgal, Yunan subayları adada durdukça devam edecektir... Normal anayasal düzene dönülmemesi ve demokratik özgürlüklerin yeniden tesis edilmemesi halinde, bu işgalin sonuçları çok acı olacaktır. Yunan Cuntası dünya kamuoyunu yanıltmak amacıyle RMMO'daki Yunanlı subaylarındeğiştirileceğini açıklamıştır. Fakat konu onların değiştirilmesi değil, geri çekilmesidir. Yunanlı subayların geri çekileceği yönündeki açıklama,bunların darbeyi gerçekleştirmiş olduğunun da kabulu demektir. Ancak bu subaylar darbeyi kendi insiyatifleri ile değil, Atina'dan aldıkları talimatlar doğrultusunda gerçekleştirmişlerdir. Yerlerine gelecek olanlar da Atina'daki rejimin talimatlarını uygulayacaklardır. Böylece RMMO, daima Yunan askeri rejiminin bir aracı olacaktır. Eminim ki BM Güvenlik Konseyi üyeleri bu tuzağı anlamışlardır..." "... Görüşmelerin şimdiye kadar tatmin edici olduğunu söyleyemem. Fakat ATİNA REJİMİNİN iki yüzlü politikası nedeniyle nasıl ilerleme sağlanabilirdi? Görüşmeler, bütün tarafların üzerinde anlaştığı şekilde bağımsızlık temeli üzerinde sürdürülmekteydi. Atina rejimi, bu konuda hem fikir olduğunu belirtmiş ve Yunan Dışişleri Bakanlığı da Yunanistan'ın bu konudaki politikasının açık olduğunu vurgulamıştı... Eğer gerçek buysaydı, Yunan askeri rejimi, amacı adanın Yunanistan'la birleştirilmesi ( ENOSİS) olduğunu açıklayan ve üyeleri kendilerini Enosisci, ilhakçı olarak tanımlayan EOKA-B terör örgütünü niye yaratmış ve desteklemiştir?"
"... RMMO kamplarında görevli Yunanlı komutanlar, sürekli olarak Enosis'in gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunu ve benim tarafımdan hasıraltı edildiğini söyleyerek, bana saldırmışlardır. Kendilerine bunları ve Yunanistan'ın bağımsızlığı desteklediği yolundaki açıklamalarını anımsattığımda, bana diplomatların sözlerine fazla önem vermememi" söylediler. Bu koşullar altında görüşmelerin olumlu bir sonuca ulaşması olası mıydı? Yunanistan'ın bu iki yüzlü politikası görüşmelerin önündeki en büyük engeldi..."
"Yunan Cuntasının bu darbesi, görüşmelerin ilerlemesi için en büyük engeldir. Daha da ötesi, bu durumun kısa bir süre devamı dahi sürekli bir huzursuzluk kaynağı olacak ve tamiri güç derin yaralar açacaktır. Güvenlik Konseyi üyelerine çağrıda bulunarak, Atina tarafından yaratılan darbenin son derece olumsuz sonuçlarına ve yaratılan anormal duruma son vermesini ve bütün yolları deneyerek anayasal düzeni ve demokratik hakları daha fazla gecikmeden yeniden tesis etmesini istiyorum. Bu, Kıbrıs Rumlarının bir iç meselesi değildir. Kıbrıslı Türkler de olumsuz şekilde etkilenmiştir. Yunan Cuntasının darbesi bir işgaldir ve bunun sonuçlarından Kıbrıs'ın bütün halkı, Tükler ve Rumlar acı çekmektedir. Adada bulunan BM Barış gücü,bu askeri darbe koşullarında barışı koruma görevinde etkili olmaz. Güvenlik Konseyi, Yunanistan'daki askeri rejime, RMMO'da hizmet yapan Yunanlı subayları geri çekmesi çağrısında bulunmalı ve onların Kıbrıs'ta süren işgallerine son vermelidir... BM Güvenlik Konseyi'nin bu yönde alacağı bir kararın, işgalin sona erdirilmesi ve ihlal edilen bağımsızlığın ve Kıbrıs Halkının demokratik haklarının yeniden tesis edilmesini sağlayacağı konusunda hiçbir şüphem yoktur..."
Kaynak:www.forumgercek.com
Toplam 611291 ziyaretçi (1090651 klik) kişi burdaydı!