Türkün Yüce Tarihi | Genel Kültür - Tarih Sitesi
adile sultan kimdir
Adile Sultan Kimdir ?
Adile Sultan, Osmanlı padişahlarının otuzuncusu olan II.Mahmud’un kızıdır. 1 Haziran 1826 tarihinde Topkapı Sarayı’nda doğan Adile Sultan’ın annesi Zernigar Sultan’dır. Babası Sultan 2. Mahmud sanatçı kişiliği ile öne çıkmış, özellikle hat ve musiki ile yakından ilgilenmiş bir padişahtı. Adile Sultan sarayda çok iyi bir eğitim görmüş, daha sonra da 1845 yılında Kaptan-ı Derya ve sadrazam Mehmet Ali Paşa ile evlenmiştir. Düğünleri 19’ncu Yüzyıl’ın en muhteşem düğünü olarak tarih sayfalarına geçmiştir.
Her dönemde gündemde kalmayı başaran, asrın birçok siyasi ve idari kararların alınmasında etkisi ve rolü olan, kişilik sahibi, kararlı, duygulu, aile bağları kuvvetli, dindar ve mütevazı bir Osmanlı kadını olan Sultan, kadınların haremden dışa açılmalarına öncülük etmesinin yanında, yardımseverliği ve insan sevgisi ile İstanbullular tarafından çok sevilmiştir. Adile Sultan’ın mektep ve fukara evlerini tamir ettirmesi, çocukların okuması için gayret sarfetmesi, kurumuş çeşmelere su getirtmesi, gelinlik kızlara çeyizler yaptırması halk arasında vefatından çok sonra bile övgü ve taktirle anılmıştır.
Adile Sultan’ın edebiyata karşı özel bir ilgisi ve yeteneği de vardı. Döneminin ünlü kadın şairleri Leylâ ve Fıtnat Hanımlar’dan yetenek ve teknik bakımdan daha az başarılı sayılsa da Adile Sultan özellikle Osmanlı tarihine tuttuğu ışık nedeniyle önemlidir. Babası, annesi, kardeşleri ve çevresi hakkında yazdıkları dönemin saray erkanının ve yönetiminin anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Bunun dışında Adile Sultan’ın önemli bir vasfı da Osmanlı Hanedanı’ndan Divan tertip etmiş tek kadın şair olmasıdır. Özellikle Fuzuli ve Şeyh Galib’e nazireler ve Yunus Emre tarzında hece vezniyle şiirler yazmıştır. Şiirleri teknik bakımdan basit ifadeli gibi görünürse de samimidir. O, bu samimi sözleriyle kardeşi sultan Abdülaziz Han’ın şehit edilmesine de ışık tutmuştur. Ayrıca Muhibbî (Kanuni Sultan Süleyman) Divanı’nın basılmasını sağlamıştır.
Hayatında bir dönüm noktası teşkil eden kayıplarının etkisini şiirlerinde görmek mümkündür; Çocuklarının ve eşinin arkasından hissettiği hüznü çeşitli şiirlerinde yoğun bir biçimde işlemiştir. Aruzun yanı sıra hece vezniyle (ölçüsü) de şiirler yazmıştır. Şiirleri 1996’da "Adile Sultan Dîvânı" ismiyle yayımlanmıştır.
Sultan Abdülmecit, kız kardeşi Adile Sultan’a bir saray yaptırmak üzere Kandilli sırtlarında Tophane Müs’iri Halil Rıfat Paşa’nın konağını ve bahçesini satın almıştır. Ancak saray daha sonra 1876 yılında Sultan Abdülaziz tarafından yaptırılmıştır.
Adile Sultan Sarayı, bizzat Adile Sultan tarafından ölümünden önce, 1899’da kız okulu olması isteği ile Milli Eğitim’e bağışlanmıştır. Adile Sultan hayatının son günlerini Fındıklı’da bugün Güzel Sanatlar Akademisi olan Sahilsaray’da geçirmiştir. 1898 senesi Ocak ayında vefat edince, kocası Mehmed Ali Paşanın Eyyub’deki türbesine defnedilmiştir. Adile Sultan, yetmiş üç sene yaşamış ve bu süre zarfında, İkinci Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz, Beşinci Murad ve İkinci Abdülhamid’in saltanatını görmüştür. Adile Sultan’ın Türbesi halen İstanbul Eyüp’te, Bostan İskelesi yakınındadır.
Adile Sultan Sarayında Yaşam
Adile Sultan, sarayını halkın her kesimden insana, özellikle kadınlara açarak, onların görgü ve bilgilerini artırmalarına, sosyalleşmelerine yardımcı olmuştur. Buraya gelen insanların dertlerini dinlemiş ve onlara yardım etmiştir.
Hanım Sultanlar, devlet görevlisi eşleri, ve yabancı elçilerin eşleri ve kızları da Adile Sultan’ın davetlerinde yer alanlardandı. Sarayda sık sık edebi, dini, ilmi, siyasi sohbetler olurdu.
Saray mutfağının İstanbul’a has en leziz yemeklerinin sunulduğu sofraların ardından, sarayın sazende ve hanendeleri davetlileri mest ederdi.
Adile Sultan Sarayı’ndaki, damağa ve ruha hitabeden bu ziyafetleri dillerde dolaşırdı.
Adile Sultanın Düğün Merasimi
Düğün merasimi 1845 yılında bir yaz ayında yapılmıştır. Bir hafta devam eden görkemli düğün, Üsküdar’da Haydarpaşa sahrasına eksiksiz ve muhteşem çadırlar kurularak, bütün halk, memurlar ülkede bulunan sefirler, konsoloslar eşleriyle birlikte davet edildi. Kendileri için kurulan özel çadırından baloncu Komaski’nin uçurduğu balonu seyrettiler.
Bir hafta boyunca geceli gündüzlü çeşitli eğlencelerle beraber, bütün saraylar ve boğaz içindeki yalılar iki taraflı olarak kandillerle aydınlatıldı.
Bu düğün şerefine, rütbeler, nişanlar verildi, hafif suçlar affedildi.
Adile Sultanın Şiirleri
Gazel
Aşkta kanun imiş âşıklara cevr eylemek
Âşık oldur kim cefâ-yı yâre sabretmek gerek
Aşk nâz ü şîve evvel gösterir âşıklara
Âşık ol demde ona cânı fedâ etmek gerek
Âşıkın ancak murâdı dostunun maksâdudur
Çekse de bin derd ü mihnet hep sebât etmek gerek
Arzâ-yı dü-cihândan geçmedir aşka nişân
Terk-i cân edip reh-i cânâna azm etmek gerek
Âftâb-âsâ bilip her zerresin nâr-ı safâ
Her belâ dosttan gelir kim merhabâ etmek gerek
Havf-ı a’dâ eylemez olan müsellah aşk ile
Yanmadan Hakka erilmez pertev-i tevhîd gerek
Nefsle cehd et tecellî eylesin aşk-ı Hudâ
Beyt-i kalbi Âdile ma’mâr ü pâk etmek gerek
Eşini ve kızını kaybettikten sonra yazdığı şiir ;
Dervişim, kendi başıma yine sultân gezerim
Âlem-i aşkda seyyâh olup her ân gezerim
Pâdişâh saltanât-ı dehr için kayd çeker
Kayd-ı nâmâsu geçip, ben dahî uryân gezerim
Ne safâdan geçerim vaz, ne cefâdan hâzerim
Emr-i teslîm-i rızâ mülkünü seyrân gezerim
Kimsenin hayrı ile şerrine yokdur nazarım
Serseriyim geleli âleme hayrân gezerim
Ne dilimde olur evrâd ne elimde tesbîh
Ne velîyim, ne deliyim yine vîran gezerim
Gâh olur kendimi idrâk ile efgân ederim
Gâh isyânım anıp derd ile nâlân gezerim
Gâh Mecnân gibi dağlar aşarım Âdile ben
Aşka sâzân olup, gamla perîşân gezerim
Sultan Abdulaziz Han’ın vefatının ardından yazdığı ağıt;
Nasıl yanmam kim, oldu olanlar Şâh-ı Devranâ
Bilinmez oldu hâli, kıydılar ol zıll-i Yezdân’a
0 gitdi mülk-i ukbâya, firâkı geçti tâ câna
Saraya velvele saldı, cihânı koydu efgâna
Cihân mâtem tutup kan ağlasın Abdülaziz Hân’a
Meded Allah, mübârek cismi ki, boyandı al kana
Nasıl, hemşîresi bu Âdile yanmaz o Hâkân’a
Ki, kıydı bunca zâlimler karındaşı cihan-bâna
Rızâ vermezdi adl ü şefkati zulm-i müşîrâna
Bütün nâr-ı firâkı saldı, kalb-i ehl-i îmâna
Cihân mâtem tutup kan ağlasın Abdülaziz Hân’a
Meded Allah, mübârek cismi ki, boyandı al kana
Geri Dön
Toplam 611120 ziyaretçi (1090459 klik) kişi burdaydı!